gökkuşağı

Tam Benlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tam Benlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Eylül 2014 Pazartesi

Artık Benimde Bir Totoro'm Var!! :D

Selam canlar!! Anyoonngg çingular!! Nasılsınız?? Sizi bilmem ama ben bugün pek bir keyifliyim! Niye mi? İşte bu yüzden!! :D






Nasıl güzel olmuş mu?Kardeşimle birlikte kendi ellerimizle yaptık.Baya uğraştırdı ama değdi! Siz ne dersiniz bilmem ama ben çok beğendim. Çok yorulduk ama bitince şu güzellik yorgunluğumuzu da aldı götürdü. Hamaratız hamarat!! Elimizden her iş gelir!! Kariyerde yapar duvarda boyarız! ehehe :D Totoro benim en sevdiğim anime karakterlerinden biri, hatta bayıldığım bile söylenebilir! :D Elimden gelse bu duvarı tümüyle Miyazaki anime karakterleriyle doldururdum ama bu kadarı bile baya uğraştırdı ama bana belli olmaz belki bakarsınız Totoro'nun yeni arkadaşları olur? :D


Bu arada paylaşmadan edemeyeceğim. İzlenmeye değer bir kesit: Studio Ghibli'nin 25.yıl konserinden My Neighbor Totoro'nun Tema Şarkısı!


Görüşmek üzere çingular! Kendinize iyi bakın!! ^_^

25 Mayıs 2013 Cumartesi

MİM:Hangi şekilde kitap okursunuz?

Eveett ben geldiimm hemde bir mimle!! ^^ Sulli bana taaaa aylar öncesinden paslamıştı ama bir türlü cevaplayamadım,kısmet bugüneymiş affet Sulli'cim ^^ 



Mimin konusuna bayıldım,tam benlik ^^ Bu mimde tek bir soru var:
Hangi şekilde kitap okursunuz?
Benim için kitap okumak çok kıymetli,beni düşüncelerden uzaklaştıran tek eylem.Başka hiçbir şey beni rahatlatmıyor o nedenle kitaplara bırakıyorum kendimi... Ben her yerde her koşulda kitap okuyabilirim.isterse yanımda davul çalsınlar tınlamam bile çünkü kitap okurken kendimi dış dünyadan tamamen soyutluyorum. Benim çantalarım her zaman ağırdır çünkü içinde mutlaka kitap vardır,nereye gitsem mutlaka yanımda bir kitap, o kitap için notlar alabileceğim bir defter,post-it ve renkli kalemlerim olur ^^ Bulduğum her yerde, her boş zamanda açar okurum bu arada kitap ayırt etmem ne bulursam ne ilgimi çekerse "hiç acımam" okurum!!! :D :D

Kitaplara okurken o kadar özen gösteririm ki kesinlikle üzerine not almam,kırıştırıp bükmem benim okuduğum kitap; nasıl sıfır aldıysam öyle kalır,onlar benim bebeklerim, kıyamıyorum ^^ ve bu yüzdendir ki (en kötü huyum bu!) kitaplarımı kimselere vermem çünkü hiçbir zaman verdiğim kitaplar benden çıktığı gibi geri gelmiyor ve o zaman içimdeki kitap canavarı ortaya çıkıyor sonra gözüm kimseyi görmüyor (beni o halde gören kişiler benden köşe bucak kaçıyorlar, ee ne yapayım,haketmeselerdi değil mi? ^^ ) Kitaplarımı emanet ettiğim kişiler bellidir; zaten onlarda huyumu bilirler ona göre davranırlar ^^ Hayallerimden biride koşullar uygun olursa (daha doğrusu zengin olursam ^^) evimde mutlaka bir kütüphane olacak,sırf bunun için bir oda hazırlayacağım, orası benim köşem olacak!! Düşüncesi bile mutlu etmeye yetiyor beni! Şimdi bile küçük bir kütüphanem var ama kitaplara gözüm aç, doymuyorum,benim olmalılar!! :D :D


Bu arada konusu açılmışken kitap okuma konusunda konuşmak istiyorum.Eğer kitap okuyorsanız mutlaka sizi sinir etmek için ortaya çıkan insanlar tanırsınız;"Sıkıcı değil mi?,Kitabın kalınlığına bak! Sen gerçekten okuyacak mısın bunu?,Ne kadar para saydın buna?,Başka işin yok mu?,Kitap okuyacağına derslerine çalış" gibi gereksiz laflar ederek sizi de kendileri gibi okumaktan yoksun insanlar yapmaya çalışırlar.En nefret ettiğim insan tiplerin biridir bu kişiler;kesinlikle bulunduğum ortamda barınamazlar hele arkadaşım hiç olamazlar.Çünkü her insan kitap okumayı sevecek diye birşey yok ama bana saygı duymayı bilmelisin,ben sana karışıyor muyum?
evet ben bu konuda defoluyum,fabrika hatası var bende,kabul ediyorum!

 Küçüklüğümden beridir değişmeyen huyum; paramı biriktirip (yaşıtlarım gibi başka şeylere harcamayıp) kitap aldığım için farklı gözlerle bakıldım hep, nesi garip bunu da anlamıyorum...Kitap okumak neden bu kadar gereksiz ve israf görülüyor toplumumuzda anlamak zor... Umarım kitap okumayı sevenler olarak bu kanıyı değiştiririz! ^^
Ben bu kitaplıktan istiyoruuuummmmm!!! Müthiş değil mi?? ^^

Bu mimi okumayı seven herkese paslıyorum, eminim cevaplamaktan mutluluk duyacaksınız! ^^


Yeni yazılarımda görüşmek üzereee,öpüldünüz!! :D

13 Ocak 2013 Pazar

THE MOON THAT EMBRACES THE SUN / GÜNEŞİ KUCAKLAYAN AY



Ben çok fazla tarihi Kdrama izlemeyi sevmeyen biriyim,aslında Kdrama olduğu müddetçe her türlü yapımı izlerim ama tarihi dizilerdeki yavaş ilerleme ve bol entrikayı kaldıramıyorum.O nedenle tarihi bir dizi seçerken çok inceliyorum.Araştırmalarım beni bu güzel diziye götürdü: The Moon That Embraces The Sun yani Güneşi Kucaklayan Ay!(Bu diziyi izlemeye karar verme sebeplerimden biride bu güzel ismidir,beni etkilemişti)
Diziye spoiler vermeden kısaca konusunu anlatarak başlamak istiyorum bir yanlışım olursa şimdiden affola! :D
Güneşi Kucaklayan Ay'da diğer tarihi dizilerin çoğunda olduğu gibi Kralı kendi isteklerince kullanmak isteyen birkaç bakan ve her zaman benim dediğim olsun diyen bir ana kraliçe siyasi oyunlarına başlarlar fakaaattt   şöyle bir durum var ki kralımız başka krallara benzemiyor yani arkasında dönen oyunları biliyor ve kime nasıl davranması gerektiğini çok iyi biliyor.Dizinin en çok sevdiğim tarafı da buydu Kral ayakta uyumuyordu,hak edene ağzının payını bol miktarda veriyordu.Bu sırada Prens olan başkahramanımız Lee Hwon, sarayın iyi adamlarından Baş Bilgin'in kızı Yeon Woo ile birbirlerine aşık olurlar.Kısa sürede olsa şans onlardan yana olur mutlu olurlar.Evlilik törenlerinden önce Şeytanın önde gideni Ana Kraliçe ve Çalışma bakanı bu mutluluğa engel olurlar.Prensi Çalışma bakanının kızıyla evlendirmek için Yeon Woo'yu kara büyüyle öldürmek isterler.Büyüyü yapacak şaman hanım bazı olaylar sonucu bu kızı korumak adına söz verdiği için gizli yöntemlerle kzı bir bakıma bu kötü komplolardan kurtarır.Ne var ki herkes kızın öldüğünü düşünür ama tam tersine farklı bir durum vardır ortada,Kız ölmemiştir ama hafızasını kaybetmiştir.Şaman saraydan ayrılarak gizlice kızıda yanına alır ve onun bir şaman olarak saraydan uzakta hayatta kalacağını düşünerek uzaklara götürür.Aradan sancılı bir 8 yıl geçer Prens artık Kral olmuştur babası gibi dönen dolapların farkındadır ve hala Yeon Woo'yu unutamamıştır.Ne var ki Çalışma bakanının kızıyla evlidir ama kraliçeye kesinlikle yüz vermez.Her seferinde Bakanların.Anakraliçenin ve Kraliçenin arkasından çevirdikleri işleri boşa çıkarır,hepsinin ağzının payını verir.Kader artık şaman olarak tanınan Yeon Woo'yu kralın iyileştirici tılsımı göreviyle saraya çeker ve olaylar başlar. Kader onları sarayın kötü oyunlardan kurtarıp tekrar birleştirebilecek midir???
Dizinin oyuncularını da çok sevdim: Kim Soo-Hyun, Yeo Jin-Ku, Han Ga-In, Kim You-Jung, Jung Il-Woo, Lee Min-Ho... Ama özellikle de kral rolünde Kim Soo-Hyun müthişti.Dizide gülümsemesi de ağlaması da beni çok etkiledi,rolde çok yakışmış doğrusu ^^ Ahh birde 16. bölümün sonundaki o hali beni mahvetti,oskarlık oyun çıkardı çocuk ya!
Bu dizi beni gerçekten çok etkiledi diğer tarihi diziler gibi sıkmadı.Dizi gerçekten sade ve içtendi yeri geldi gülmekten gözlerimden yaş geldi yeri geldi ağlamaktan gözlerim şişti.Benim tavsiyemdir,mutlaka izlenmesi gereken dizilerden.Açık söyleyeyim eğer ben izlemesem böyle güzel bir diziyi kaçırdığım için üzülürdüm...
Ahh birde Kralın yardımcısı,sağ kolu acuşşi yok mu beni dizi boyunca gülmekten öldürdü örnek şekil 1a da görüldüğü gibi :D :D :D






Diziden sevdiğim sahnelerden gifler:







Allahım!!! Sırıtışa bak ya :D


Ayrıca görünüşe göre kamera arkasında da çok eğlenmişler şunlara bir bakın:








Bu arada dizinin Ost'larıda dizinin kendisi gibi güzel işte o ost'lardan biri:


Yeni bir yazıda görüşmek üzere; ANYOO!!!

(DİPNOT:Bu arada birşey merak ediyorum:yazılarımda bol fotoğraf ve video kullanmayı çok seviyorum ama okurken size nasıl yansıyor bilmiyorum,yazılarımı böyle seviyor musunuz?Bu konu hakkında beni yorumlarınızla aydınlatırsanız sevinirim)

27 Aralık 2012 Perşembe

HEDİYELERİM OLDU BENİM!!! ♥

Çooook mutluyum bu yazımı nasıl tamamlayacağım bilemiyorum ^^ Sevdiğim korefanı arkadaşlarımdan olan Ayşenur'dan bir hediye paketi aldım bugün,nasıl mutlu oldum nasıl duygulandım anlatamam... Benim için bu hediyenin anlamı çok büyük çünkü bir korefanı arkadaşımdan geliyor. Kore'nin hayatıma kattığı güzellikleri saymakla bitiremem; İşte bunlardan biride Ayşenur ^^ Bir korefanı olmakla hayatınıza hiç yakından tanımadığınız ama hepsinin iyi insanlar olduğunu bildiğiniz arkadaşlar edinirsiniz. En yakın arkadaşınla konuşamadıklarını onlarla paylaşırsın çünkü hayalleriniz ortaktır, seni en iyi o anlar; başkaları sana uzaylıymışsın gibi bakarken o sana destek çıkar işte Korefanı arkadaşlığı hatta dostluğu böyledir...
Bir yazımda chopstiğimin olmadığından dert yanmıştım.Ayşenur'da bana hediye olarak chopstick göndereceğini söylemişti ama deli kız tek chopstickle kalmamış neler neler göndermiş:
İlk olarak el işi yapılmış kitap ayraçları,Müthişler bayıldım ^^


O çok istediğim Sevimli pandalı Chopstickler,Kore çayları (denemek için sabırsızlanıyorum),Kurbağalı Çılgın Pipet :D, Tatlı mı tatlı bir şirin anahtarlık... :D (ben bunları kullanmaya kıyamam ya çok güzeller :D )


Ayşenur benim için İstanbul'la ilgili bir harita ve broşürde yollamış daha önce iş sebebiyle fuara katılmak için gitmiştim İstanbul'a ama gezme şansım olmamıştı.Benim rüya şehirlerimden biridir İstanbul,Keşfetmeyi çok istiyorum Ayşenur'un içine doğmuş olsa gerek,ne mutlu bana... :D


Bu yaz  Kore Yaz Kampı varmış ki ben bunu Ayşenur'un gönderdiği broşür sayesinde öğrendim.Umarım Kore hayallerimiz gerçekleşirde katılabiliriz Broşürde de yazdığı gibi: 
" Hayal etmekten fazlasını yapmak isteyenler için!"



Vee son olarak 2PM den Nichkhun'un Kartpostalını yollamış bana; Umarım Nichkhun'u seversin diye de küçük notlarının arasına iliştirmiş ^^ Çingum sen gönderirsin de ben sevmez miyim hiç; bu jestin karşılığında Nichkhun fanı bile olabilirim :D :D
Kartpostalın ön ve arka yüzü:


Son olarak genel görünüşleride böyleydi paylaşmadan edemedim ^^



Ayrıca küçük sevimli notların içinde çook ama çooookk teşekkür ederim Ayşenur'cum,Beni böylesine mutlu ettiğin için ne kadar teşekkür etsem az.Beni bu büyük jestinle o kadar mahçup ettin ki söyleyecek kelime bulamıyorum mutluluğumu anlatmaya ancak teşekkür etmeye gücüm yetiyor umarım bu teşekkürlerimi kabul edersin.
Umarım tüm korefanlarının olduğu gibi bizimde hayallerimiz gerçekleşir.Hayaller için yılmak yok; FİGHTİNG!

20 Aralık 2012 Perşembe

Öldürürken Güldüren Güldürürken Öldüren Film: SAĞ SALİM


Uzun zamandır Kore dizi ve filmlerini izlemekten diğer yerli ve yabancı filmleri izleyemez olmuştum ki bu bütün Korefanlarının ortak özelliğidir. :D Bu konuda diğer yapımlara fırsat vermediğim için suçluluk duymaya başlayınca şöyle bir bakayım diye film sitelerini gezmeye başladım. Fragmanını daha önce gördüğüm ama Türk Komedisi olduğu için Recep İvedik gibi birşey bekledim ve sırf bu yüzden vazgeçtiğim bir filme; yani Sağ Salim'e bir şans vereyim dedim. Kendimi de zor ikna ettim doğrusu birazcık başından bakayım sarmazsa kapatırım diyerek pc nin başına kuruldum. Filmi nasıl izledim, zaman nasıl geçti anlamadım ve tabi kendi yüzümü kızarttım böylece :D Sağ Salim tek kelimeyle müthiş bir komedi açıkçası hiç  bu kadar güldüreceğini beklemiyordum yani o kadar ki gülüp kendime gelebilmek için beklettiğim sahneler oldu ancak böyle anlatabilirim. Aynı tanıtımı gibi ; Öldürürken Güldüren Güldürürken Öldüren bir film Sağ Salim :D :D
Ben kendi adıma izlediğim günden beridir tanıdığım herkese filmi öneriyorum hatta eve gelen misafirlere veya misafirliğe gittiğimiz evlerde bile Sağ salim seansı yaptırıyorum, herkes başta biraz karşı çıkıyor ama sonra da "Gülmekten karnımız ağrıdı, İlahi EfeKızı nerden bulursun böyle filmleri..." sözünü az duymadım.Blogta paylaşmak için biraz geç kaldım biliyorum ama mutlaka izlemeniz gereken filmlerden biri:Sağ Salim :D
Konusuna gelecek olursak: 
"Hayatını biricik kamyonetiyle köyden kasabaya mal götürerek kazanan Salim’in, kendisi gibi kimsesiz birinin cenazesini Mersin’den Sivas’a ücretsiz götürmeyi kabul etmesiyle başlayan macerası. Yönetmen Ersoy Güler’in “istemeden bilerek yapılan herşey hakkında bir film” dediği Sağ Salim, tamamı bir günde geçen sevimli bir komedi - macera filmi."
Film tamamiyle yolda geçiyor. Kendimce anlatacak olursam bu filmde ölen ölene :D İzleyiciyide gülmekten öldürüyor o da başka tabi... :D Ben en çok (fragmanda da göreceğiniz gibi) Kulak memesi sahnesinde  gülmekten gözümden yaş gelmişti, aahh bide dokuz canlı bir baba var kiii!!! Filmin tek eksi yönü bitişi sanki devamı var havasında kalıyor devam filmleri gelecekse sorun yok tabi ama bu durum Korefanlarının kore filmlerinden alışık olduğu bir durumdur ki Çoğu kore filminde ve dizilerinde son hep sıkıntılıdır neyse kısaca izleyin, görün ve bana hak verin :D Eminim izlediğinize pişman olmayacaksınız; Beklentiyi o kadar yükselttim ki hadi bakalım hayırlısı :D :D :D
 İşte fragmanı:(Benim kanaatimce fragman çok daha güzel olabilirdi)


A MAN WHO WAS SUPERMAN


Bu filmi uzuuuun zamandır izlemek istiyordum ama her izlemek için filmin başına geçtiğimde mutlaka birşeyler çıkıyordu sonra öylece kaldı.Bugüne kısmetmiş ancak izleyebildim (Kısaca "YUH" bana) Benim birinci özelliğimdir sevdiğim,beni derinden etkileyen filmleri hep geç izlemişimdir sonra da niye böyle geç keşfettim diye kendi kendimi yer dururum. Şuan da böyle bir hal içindeyim. Bu fimi neden bu kadar geç izledim diye kendime kızıyorum. Neyse konuya dönecek olursak film tek kelimeyle muhteşem. Başrollerde benim kız Jun Ji-Hyun var. Filmi izleyen Korefanı arkadaşlarımdan bazıları filmin ilk yarısında sıkıldıklarını anlatmışlardı ama ben tam tersine çok eğlendim.Filmin ilk yarısında bizim süperman'e çok güldüm sonuna doğruda ağlamaktan gözlerim şişti (o nasıl bir finaldi öyle) bu film beni çok etkiledi nasıl anlatabilirim bilmiyorum...
Filmin konusuna gelirsek kısaca TV de insanlar üzerine program yapan kızımız bazı olaylar sonucu karşılaştığı herkese yardım eden kendini süperman sanan bir adamla karşılaşır onun hikayesini çekmeye karar verir.Superman'imiz çevresindeki insanların aksine ihtiyacı olan herkese yardım eder,Buzulların erimesine karşı bile elinden geldiğince doğaya yardımda bulunur. Böylesine muhteşem bir adamı anormal olarak gören insanlar durur mu? Onu da kendileri gibi NORMAL (!) birine dönüştürmek isterler.Gelelim ki görünenin ardında çok daha acı gerçekler vardır...
Filmin bendeki bıraktığı duyguları, hissettirdiklerini nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Filmi izlerken ben kendimden utandım bir superman olamadığım için... 
Çevremizdeki insanların her yaptıkları doğru mu, neden onlara uymayan farklı olan şeyler anormal sayarlar? Neden yardımcı olabilecekleri şeylere hep karşıdan bakıpta değiştirmezler? Filmdeki karakterimiz insanların vicdanlarını unuttukları herşeye cesaretini ortaya koyuyordu, filmin sonlarına doğru onun üniforması olan çiçekli gömleği yerine beyaz gömlekle görünce daha da içim parçalandı ondan sonrasında koptum zaten... 
SUPERMAN'İ İNSANA DÖNÜŞTÜRMEK! Başroldeki kızın bu yönde attığı adım superman gibi beni de mahvetti. Keşke ona hiç dokunmasalardı;başından geçenleri hatırlamasaydı, hep olduğu gibi mutlu olsaydı, birinin yüzünü gülümsettim diye hep o yaptığı dansını yapsaydı... 
Bence filmin en alıcı noktalarından biri de filmin sonuna doğru yangın çıkan evde kalan küçük kızı kurtarmak için sadece seyreden insanların aksine harekete geçen adamı kızın durdurması ve şu sözü; " Sirenleri duymuyor musun? " Neden hep siren sesinin yaklaşıp görevlilerin durumu düzeltmelerini bekliyoruz? Merak ediyorum neden herkes durumu düzeltebilecekken hep başkalarını bekliyor harekete geçenleri de durdurmaya çalışıyorlar,sırf kendilerine farklı geldiği için! Hala zaman varken yapılabilecek;superman'imin deyişiyle geleceği değiştirebilmek varken neden bekliyoruz ve bekletiliyoruz? 
Filmi mutlaka izlemenizi öneririm çünkü kendi insanlığınızı sorgulamanıza neden oluyor Filmi izledikten sonra siz karar verin; İnsan mı olacaksınız Superman mi?

Gelecek değiştirilebilir; gerçekte kim olduğunu unutmazsan eğer...

Nerdeyim ben? Geçmiş,şimdiki zaman,gelecek???

ANYOOO ŞUPEMEN!!!

21 Kasım 2012 Çarşamba

WİNDSTRUCK


Windstruck uzun zamandır izlenme listemin en başında bekleyen fimlerden biriydi ama zamansızlıktan bir türlü izleyememiştim. Dünden beridir üzerimde geçmeyen bir sıkıntı var ki soldan soldan geliyorlardı, ne yapsam diye düşünürken film izleyeyim bari dedim ve pcnin başına kuruldum.Başrolde My Sassy Girl'den sevdiğim tatlı kız Ji Hyun Jun var,tabii filmi izlememde onun çok etkisi oldu. Konusuna gelirsek;

" Suçluları yakalamaya çok hevesli yeni yetme polis memuresi Kyung, izinli olduğu bir gün sokaktan gelen yardım yakarışlarına kulak vererek; kapkaççının peşine düşer.
Kyung peşine düştüğü adamı yakalar fakat yakaladığı adamın yanlış adam olduğunun çok geçmeden farkına varır...

Evet, belki yanlış adamı yakalamıştır ancak ondan hoşlanmıştır. Özür dileyeceği yerde, adamla yakınlaşmak için; ortada anahtarı olmayan bir kelepçeyi geçirir kollarına... "




Filmi izlerken çok keyif aldım evet bazı yerleri biraz abartıydı ama samimiydi sassy girl havası vardı ki bu benim çok hoşuma gitti, (Bilmeyenler için söyleyeyim My Sassy Girl benim Kore fanlığımın başlangıcıdır o nedenle bende yeri çok ayrıdır) Filmin sonunda  rüzgar çocuğa üzülüyordum " niye yaa?! ben bunun sonunda ağlarım ama..." diyordum ki karşıma benim şapşal oğlan çıkmasın mı hemen ağzım kulaklarıma vardı.(Burda kesinlikle spoiler vermeyeceğim izleyenler anladı kimi kastettiğimi :D İzlemeyenlerde bir zahmet izleyin inanın birşey kaybetmezsiniz )
Şuan iyiki de bu filmi izlemişim diyorum çok güzeldi, özellikle de benim gibi my sassy girl hayranı biri için filmin sonu müthişti. (bilmeyenler için Windstruck My sassy girl'ün devam niteliğinde değil ama ben olmasını çok isterdim :D ) film bittiğinde aynen şöyleydim:



Eğer ölürsem rüzgar olmak istiyorum. Ben yanında değilken rüzgar eserse bil ki o benim...
Sana üzgünüm dememi istiyorsan adını üzgünüm olarak değiştirmelisin!
Şuna inanıyorum ki; her zaman benimlesin.. Eğer beni özlersen istediğin zaman gelebilirsin,İstersen rüzgar olarakta gelebilirsin...
Sana daha önce söylediğim gibi;her zaman yanındayım ve rüzgar esmeye başladığı zaman beni duyacaksın.Şuan yanında olduğumu hissedebiliyor musun?