gökkuşağı

25 Mayıs 2013 Cumartesi

MİM:Hangi şekilde kitap okursunuz?

Eveett ben geldiimm hemde bir mimle!! ^^ Sulli bana taaaa aylar öncesinden paslamıştı ama bir türlü cevaplayamadım,kısmet bugüneymiş affet Sulli'cim ^^ 



Mimin konusuna bayıldım,tam benlik ^^ Bu mimde tek bir soru var:
Hangi şekilde kitap okursunuz?
Benim için kitap okumak çok kıymetli,beni düşüncelerden uzaklaştıran tek eylem.Başka hiçbir şey beni rahatlatmıyor o nedenle kitaplara bırakıyorum kendimi... Ben her yerde her koşulda kitap okuyabilirim.isterse yanımda davul çalsınlar tınlamam bile çünkü kitap okurken kendimi dış dünyadan tamamen soyutluyorum. Benim çantalarım her zaman ağırdır çünkü içinde mutlaka kitap vardır,nereye gitsem mutlaka yanımda bir kitap, o kitap için notlar alabileceğim bir defter,post-it ve renkli kalemlerim olur ^^ Bulduğum her yerde, her boş zamanda açar okurum bu arada kitap ayırt etmem ne bulursam ne ilgimi çekerse "hiç acımam" okurum!!! :D :D

Kitaplara okurken o kadar özen gösteririm ki kesinlikle üzerine not almam,kırıştırıp bükmem benim okuduğum kitap; nasıl sıfır aldıysam öyle kalır,onlar benim bebeklerim, kıyamıyorum ^^ ve bu yüzdendir ki (en kötü huyum bu!) kitaplarımı kimselere vermem çünkü hiçbir zaman verdiğim kitaplar benden çıktığı gibi geri gelmiyor ve o zaman içimdeki kitap canavarı ortaya çıkıyor sonra gözüm kimseyi görmüyor (beni o halde gören kişiler benden köşe bucak kaçıyorlar, ee ne yapayım,haketmeselerdi değil mi? ^^ ) Kitaplarımı emanet ettiğim kişiler bellidir; zaten onlarda huyumu bilirler ona göre davranırlar ^^ Hayallerimden biride koşullar uygun olursa (daha doğrusu zengin olursam ^^) evimde mutlaka bir kütüphane olacak,sırf bunun için bir oda hazırlayacağım, orası benim köşem olacak!! Düşüncesi bile mutlu etmeye yetiyor beni! Şimdi bile küçük bir kütüphanem var ama kitaplara gözüm aç, doymuyorum,benim olmalılar!! :D :D


Bu arada konusu açılmışken kitap okuma konusunda konuşmak istiyorum.Eğer kitap okuyorsanız mutlaka sizi sinir etmek için ortaya çıkan insanlar tanırsınız;"Sıkıcı değil mi?,Kitabın kalınlığına bak! Sen gerçekten okuyacak mısın bunu?,Ne kadar para saydın buna?,Başka işin yok mu?,Kitap okuyacağına derslerine çalış" gibi gereksiz laflar ederek sizi de kendileri gibi okumaktan yoksun insanlar yapmaya çalışırlar.En nefret ettiğim insan tiplerin biridir bu kişiler;kesinlikle bulunduğum ortamda barınamazlar hele arkadaşım hiç olamazlar.Çünkü her insan kitap okumayı sevecek diye birşey yok ama bana saygı duymayı bilmelisin,ben sana karışıyor muyum?
evet ben bu konuda defoluyum,fabrika hatası var bende,kabul ediyorum!

 Küçüklüğümden beridir değişmeyen huyum; paramı biriktirip (yaşıtlarım gibi başka şeylere harcamayıp) kitap aldığım için farklı gözlerle bakıldım hep, nesi garip bunu da anlamıyorum...Kitap okumak neden bu kadar gereksiz ve israf görülüyor toplumumuzda anlamak zor... Umarım kitap okumayı sevenler olarak bu kanıyı değiştiririz! ^^
Ben bu kitaplıktan istiyoruuuummmmm!!! Müthiş değil mi?? ^^

Bu mimi okumayı seven herkese paslıyorum, eminim cevaplamaktan mutluluk duyacaksınız! ^^


Yeni yazılarımda görüşmek üzereee,öpüldünüz!! :D

16 Mayıs 2013 Perşembe

Kandiliniz Mübarek Olsun

Uzun zamandır bloğa yazmaya fırsatım olmadı daha doğrusu üşengeçlikten mi bilemiyorum canım hiçbir şey yazmak istemedi halbuki bekleyen 3 tane mimim ve bir o kadarda bekleyen yazılarım var... Bu aralar kendimi anlayamıyorum üşengeçlikten (adını üşengeçlik koydum) yemek yemeye bile elim gitmiyor.Hayatımın en monoton ve bereketsiz dönemini yaşıyorum.Anlayacağınız zor bir dönemeçten geçiyorum.Bu nedenle bu güzel kandil gecesinde beni de dualarınızda unutmamanız için geldim,yüzsüzlüğün bu kadarı! :D :D

Hayatımda şuan yaşadığım dönemi en iyi anlatan şey bu olurdu...


Bugün duaların gerçekleştiği bir gün,en kıymetli günlerden:Regaip Kandili
Regaip kelimesi bolluk, bereket, fazilet anlamına gelir. Bu gece Allah’ın lütuflarının bol bol verildiği bir gecedir ve üç ayların ilk kandil gecesidir.Bu nedenle bu geceyi en iyi şekilde değerlendirelim.Benim dualarımda sizde olacaksınız ve lütfen sizde beni dualarınızda unutmayın.Birbirimiz için ettiğimiz dualar daha çabuk kabul edilir.Birbirimiz için en iyi dileklerimizi dileyelim. ^^

Umarım dilediklerimiz ve hayallerimiz gerçekleşir!
Hayırlı Kandiller!!!

13 Nisan 2013 Cumartesi

Devam mı...???


Ne zaman gelecek bu kabul mektubu...???
Yoksa vaz mı geçmeli...

18 Mart 2013 Pazartesi

GÜNLERDEN "ÇANAKKALE!" GÜNLERDEN "TARİH!"


Bu vatanın kolay kazanılmadığının her karışının ayrı bir değere sahip olduğunu anlatan bir gündeyiz:18 Mart Çanakkale zaferinin 98. yıldönümü!!! Ben ki anlatacak kelime bulamıyorum.Her zaferimiz her günümüz önemlidir ama beni en derinimden vuran Çanakkale'dir. Çünkü Çanakkale bir milletin yeniden ayağa kalkıp, ölürken dirildiği bir zaferdir.Çanakkale Türklere has bir inançla,imanla kazanılan bir zaferdir.Onlar ki gözlerini kırpmadan geride bıraktıklarını düşünmeden canlarını pahasına, onun için onuru,şerefi,namusu anlamına gelen vatanını korumaya koşmuşlar.Türk'e hiçbir zaman yakışmamış esareti ne kendilerine nede kendilerinden sonra gelecek kuşaklara reva görmemişlerdir.Türklüğün gururlarından biridir Çanakkale! 



Benim çocukluk hayallerimden biriydi Çanakkale'ye gidip oranın toprağına ayak basıp havasını solumak... Bu hayalim üniversitede çok sevdiğim eşsiz bir tarih hocam sayesinde gerçekleşti.Kayseri'deki (Hatta Türkiye'deki) eşsiz tarihçilerden biridir kendisi,şanı şöhreti pek sevmez o nedenle tam ismini vermeyeceğim: A.N.K. denildiğinde zaten tanıyanlar hemen çıkaracaklardır.Ben inanıyorum ki bu hocamla tanışmam benim hayatımda dönüm noktalarımdan biri."Yurt sevgisi ve Milli Bilinç Projesi" kapsamında yaptığı gezi turlarından birine katılma şansı yakaladım.Bu turun içinde tabiki Çanakkale'de vardı.Ne kadar sevinmiştim ne kadar duygulanmıştım anlatamam.Hem Çanakkale'ye gideceğim hemde en sevdiğim tarih hocamın rehberliği eşliğinde, benim için büyük fırsattı! Ben "Çanakkale Ruhunu" o gezide çok daha iyi anladım zaten benim için yeri doldurulamaz,vazgeçilmezlerimden biriydi ama dediğim gibi o geziden sonra ben iki hafta kendime gelemedim.Ne uyuyabildim ne de yemek yiyebildim çünkü yattığım yatak rahattı ve rahatça yemeğim önüme geliyordu..O rahat yatak bana işkence etti uyuyamadım o yemek önüme geldi ağlamaktan yemeği yiyemedim.Ben böyle rahat yaşamak için ne yapmıştım,ne emek sarfetmiştim??? Benim böyle rahat yaşamam için kaç şehitten helallik istemem gerekir??? Bastığımız her toprak parçası için kaç şehitten helallik almamız lazım??? Bunları hiç düşündünüz mü? Bizim kazandığımız sadece Zafer miydi??? Biz Çanakkale'de vatanımızı elimizden almaya gelen diğer devletlere insanlığı,şerefi,onuru öğretmiş bir ecdadın torunlarıyız!!! Ne kadar anlatsam az geliyor,kulandığım kelimeler hafif kalıyor. Birde bir konu var ki farklı gündemlerle farklı törenlerle bu önemli günler unutturulmaya çalışılıyor.Bir katilin ayaklarına kadar gidip "Müzakere" yapılıyor!!! Bunları ben kaldıramıyorum. Şehitlerimize haksızlık,vatanımıza haksızlık değil mi? Onca şehidimizin kemiklerini sızlattığımız yeter!!! 
Günümüzde gençliğin bu konulara önemsiz bir meseleymiş gibi sadece anma töreninin bitimine kadar sabrettiği bir dönemdeyiz.Neden? Bir çocuğa ilkokuldan tut lise sona kadar ezbere dayalı tarih anlat sonrasında tabi ki tarihi bilmez,ilgilenmez,.Kaç öğrenci biliyordur: Atatürk'ün Geometri'den tut Medeni Bilgiler'e kadar kaç kitap yazdığını? Kaç öğrenci Atatürk'ün hayatı hakkında ezberletilenler dışında (!) 5 cümleden fazla bilgi verebilir? Bence her öğrenci eğitim hayatında birinci sınıftan itibaren belirli aralıkla gidip mutlaka Çanakkale'yi görmeli.Zaten orada soluduğunuz her hava size tarih bilinci olarak geri döner.Ben buna inanıyorum...
Umarım biraz daha bilinçli bir millet haline geliriz,Uyutulmaktan ve uyumaktan ne zaman sıkılıp kendimize geleceğiz? Umarım büyük bedeller ödemeden başarırız.


ÇANAKKALE ZAFERİNİN 98. YILI HEPİMİZE KUTLU OLSUN!!!


17 Mart 2013 Pazar

HAYAT & TEORİLER




Bugün sonu gelmez düşüncelerimin dibine vurdum ve aklıma ne geliyorsa,ne hissediyorsam karalamaya karar verdim,Benim serzeniş anlarımdan biri daha…

Bazı araştırmalara göre birini sürekli düşünüyorsanız ve bunu engelleyemiyorsanız, sebebi düşündüğünüz kişinin de sizi düşünmesiymiş.Bu teoriye inanmalı mıyım???  Önceleri inanıyordum ama artık kendi canımı böyle düşünerek acıtmamayı seçtim.Yapabiliyor muyum orası tartışılır.Hatta düşünmemeye çalışarak daha çok canımı yaktığım da söylenebilir.Seninde beni düşündüğün inancına tutunmak beni yoruyor.İnsan bir yerden sonra sadece inanmak istemiyor,yaşamak istiyor…



Seninle aynı şehirde nefes almak bile artık beni yok yere zorlamaya başladı.Düşündüğüm tek şey Yaşadığım şehri sevmeme rağmen başka bir yere, başka bir şehre taşınmak oluyor çünkü sen benim kendime olan inancımı sarstın.Herşeye yeniden sıfırdan başlamak istiyorum,kendi ayaklarımın üzerinde durup seni hiç yoksa hatırlamamak istiyorum çünkü biliyorum unutamayacağım….



"Aramadığın yerlerde olmayı seçiyorum nedense. Karşılaşma ihtimalimizin olmadığı… Olamayacağı… İlk ışıktan sağa dönüyorum hep. Senden değil, seninle karşılaşmaktan korkuyorum... "
                       K. Tazeoğlu


Aynı zamanda hayat öğretiyor ki insan belli bir yaştan sonra hem kendi hemde ailesi için anne ve babasıyla birlikte yaşamamalı… Bazen bilirsin yaşadığın yer sana ait değildir,ilerisi olmaz, kısır bir döngüde dönüp durursun... En geç yirmisinde hayallerini ve bavulunu alıp kapıdan sessizce kendine doğru yola çıkmalı….

Beklemek: Kaybetmenin yarısı…


Sonra birde dostların olmalı hayatta yapmacık olmayan, vah vah-tüh tüh’çü insancıklardan olmayan seni sadece işi düştüğünde değil her zaman arayan,yanında olan gerçek dostların olmalı… Onların yanında saçmalayabildiğin gibi en derin gizlerinide anlatabilmelisin…Böyle dostların varsa değerini bilmelisin….
İnsan kendine yakıştırmalı bazı şeyleri mesela arkana bakmadan çıkıp gitmeyi,karar verebilmeyi,kendini çelişkiye düşürmeden bazı şeyleri unutabilmeyi en önemlisi de başkaları yerine birazcıkta kendini düşünüp “Hayır” diyebilmeyi…


Hayallerim için, yitirdiklerim için nereye gitsem kime danışsam karşıma kocaman bir “sabır” kelimesi çıkıyor ve bende başka kimseyi dinlemeyip Hz. Mevlana’nın bu güzel sözüne inanmak istiyorum:
"Dibi yosun tutan denizlerle ilgilenme. Sen dağları seyret. Yenik düşüyorsan özlemlerine aldırma,kalbindeki, o uçsuz bucaksız sevgiyi hisset.Işıklar sönmüşse ve karanlıksa ona da aldırma,ay ışığını seyret. SABRET… Sabret ki herşey hissettiğin kadar derin ve sonsuz olsun. Sabret ki herşey gönlünce olsun… "