gökkuşağı

28 Eylül 2014 Pazar

Kavganında (!) Adabı Olmalı!

Benim annemle iletişimimiz meşhurdur. Kendisiyle zaman zaman anlaşamasakta severiz birbirimizi :D ahaha :D Anne-kız diyaloğumuzdan oluşan yazım Song Seung Hun Üzerine Bir Anne-Kız Parodisi ^^ çok yorum aldığı için zannediyorum ki keyifle okudunuz o yüzden bugün size yine bir anne-kız diyaloğumuzu anlatacağım. Başlıktan ne demek istediğimi daha sonra anlayacaksınız :D Ben yine uyarımı yapayım sonra demedi demezsiniz :D
UYARI: Bundan sonrasında anlatılacaklar tamamyla gerçektir ve bizzat yaşanmıştır. Konu Absürd komedi olarak devam edecektir!! 
Geçenlerde biz yine annemle günlük rutin yürüyüşümüzü yaparken biraz manzaramız değişsin diyerek yürüyüş güzergahımızı değiştirdik ve Kızılırmak'ın kenarında yürümeye karar verdik. (Bu arada hep böyle absürd durumları yürürken yaşıyoruz kesin temiz hava çarpıyor bizi! ahaha :D) Irmak manzarasıyla birlikte yürürken annem ırmağın karşı tarafında bir görüntüye takılmış böylece sohbet başladı:
Annem: Ayy noluyo! Özge baksana, kavga mı ediyorlar şunlar?! Burdan ben tam göremiyorum, gözüm orayı seçmiyor..
Ben: Kim? Hani nerde? 
Annem: Bak şurda.. Irmağın karşı tarafına bak... Şu yeşilliğin orda.
Annemin dediği yöne bakmamla kahkaha atmam bir oldu çünkü kavga eden felan yoktu tam tersine iki sevgili baya muhabbetli (!) bir haldeydiler.
Annem: Noldu? Neye gülüyorsun? Dur bakalım yine bir şey geliyor bunun altından, ne oldu yine?
Ben: ahahahahaa :D Ayyy anneeee ne diyim ben sana :D Onların kavga ettiği felan yok!
Annem: nasıl ya? Saç başa kavga ediyorlardı sanki?
Ben: ooyy :D :D Annecim sen kavga görmemişsin :D ahaha :D Onlar kavga etmiyorlar da baya mercimeği fırına veriyorlar gibiydiler :D 
Annem: Nee! Tamam tamam sus!! Bişey demedim! 
Ben: ahaha :D :D :D :D
A: ya tamam sus gülüp durma!
B: Anne istersen gidip ayıralım kavgayı (!) ama araya giren yermiş dayağı bak söyleyeyim! :D ahaha :D
A: Tamam diline düştük senin artık! Nerden gördüm de söyledim! :D
B: Tamam tamam sustum :D :D

Böylelikle yola devam ettik. Dönüş turumuzda yürüyüş yolunun yan tarafındaki çimenlerin üzerine oturmuş iki sevgili bizi görünce kafalarına ceketlerini çektiler. (Böyle olunca bizde tabi ne yaptıklarını hiç mi hiiiiç anlamadık!) Onları biraz geçip arkada bırakınca annemle göz göze geldik ve ben yine kahkahayı koyverdim.
B: ahahahhahaa :D :D Anne bugün ne çok kavgacı tiplerle dolu burası değil mi?!
A: Yaa ne demezsin! 
B: Anne aman biz karışmayalım arada kalırız sonra! :D
A: Tamam oldu! Sana da eğlence çıktı bakıyorum da! Bana bak seni böyle görmeyeyim sakın bir yerlerde!
B: oooo kavga döndü dolaştı beni buldu ya! Onlar kavga ediyor sorgusunu ben veriyorum yaf! Anne farkındaysan burda seninle uslu uslu yürüyüş yapan benim ya, onlar gibi kavga (!) etmiyorum, etmemde! 
A: İyi tamam bişey demedim, hadi gidelim bir kavgaya karışmadan! :D
B: Bak ya! Hem bana söylüyor hem kendide şakasını yapıyor :D İyi hadi gidelim :D :D
Eveeet geldik bu yazıdan çıkarılacak derse! 23 Yaşında biri olarak gençlere sesleniyorum bu kadar kavgacı (!) olmak zorunda değilsiniz! (Böyle söyleyince yaşlı hissettim kendimi!) Özellikle de sokağa bu kadar dökmeyin kavgalarınızı! Allah korusun araya giren felan olur dayak manyağı yaparsınız milleti! ahahaha :D Tamam sevin birbirinizi ama herşeyin bir sınırı bir usulü olduğunu bilin, duvar kenarlarında üstüne ceket çekmek nedir ya?! >.< Neyse konu komediden çıkıp trajediye dönüşmeden burda bitiriyorum yazıyı! :D Son olarak başlıkta da dediğim gibi: Kavganında bir adabı olmalı!! ^^

15 Eylül 2014 Pazartesi

Artık Benimde Bir Totoro'm Var!! :D

Selam canlar!! Anyoonngg çingular!! Nasılsınız?? Sizi bilmem ama ben bugün pek bir keyifliyim! Niye mi? İşte bu yüzden!! :D






Nasıl güzel olmuş mu?Kardeşimle birlikte kendi ellerimizle yaptık.Baya uğraştırdı ama değdi! Siz ne dersiniz bilmem ama ben çok beğendim. Çok yorulduk ama bitince şu güzellik yorgunluğumuzu da aldı götürdü. Hamaratız hamarat!! Elimizden her iş gelir!! Kariyerde yapar duvarda boyarız! ehehe :D Totoro benim en sevdiğim anime karakterlerinden biri, hatta bayıldığım bile söylenebilir! :D Elimden gelse bu duvarı tümüyle Miyazaki anime karakterleriyle doldururdum ama bu kadarı bile baya uğraştırdı ama bana belli olmaz belki bakarsınız Totoro'nun yeni arkadaşları olur? :D


Bu arada paylaşmadan edemeyeceğim. İzlenmeye değer bir kesit: Studio Ghibli'nin 25.yıl konserinden My Neighbor Totoro'nun Tema Şarkısı!


Görüşmek üzere çingular! Kendinize iyi bakın!! ^_^

3 Eylül 2014 Çarşamba

Devamı Olmayan Yazılar; "Yarım Kalmışlar..."

Zaman zaman yazdığım ama sonunu getiremediğim yazılarımı birleştirerek böyle değerlendirmek istedim. Belki bir gün tamamlanır bu yazılar ve ben yeni halini paylaşırım ne dersiniz? ^^

..GÖZYAŞI..
Dökül avuçlarıma gözyaşı damlaları gibi kıymetini bileyim, düşürmeyeyim seni ömrüm boyunca avuçlarımdan.. Gülüşünü sakla başkalarına gözyaşını ise sadece bana.. Gözyaşlarının değerini sadece ben bileyim. Unut benim yanımdayken “erkek adam ağlamaz” lafını… acını bileyim acım olsun… Kara bulutlarını kovalayayım en neşeli halimle daha olmadı oturur gözyaşını paylaşırım seninle… Sen yeter ki bana dökül sadece ve sonra gülmek için başkalarına gitme… İşte o zaman 2 kişi saymazlar bizi bir oluruz, tek oluruz, yek oluruz seninle...
--------

NEDEN?
Nedir benim sende ki bu çaresizliğim? Nedir benim bitiremediğim şey? Şuan ki nefretim önceki sevgimi karşılamadı mı daha? Eşitlenmedi mi? Sıfırlanmadı mı? Birbirini götürmedi mi? YETMEDİ Mİ???

Tam her şey yoluna giriyor, alışıyorum dediğim anda belirip hayatımı bu kadar yoldan çıkarmayı nasıl başarıyorsun? Ve neden ben tüm nefretime rağmen "Hayır" diyemiyorum!!  Hoş geldin deyip yine en başa sarıyorum!! Sonrası? Sonrasında yine kendi kendine kalmış, nefes alamayan sadece zaman geçsin diye bekleyen biri kalıyor… Böyle zamanlardan sonra, çok sonra, küçük bir ışık görüp tutunduklarımıda  yok ediyorsun… Yeter… Yetmeli artık!!
Nedir benim kendimi senin parçalarında görme isteğim? Bütün olanlara rağmen nedir bu hakkını alma isteği? Konuştuğun her kelime de kendimi arama, yazdığın her şeyde kendimi görme isteği?? Yazdığın kitabın ithafı olma isteği?? Nedir benim bu mazoşistliğim? İnsan nefret ettiği birinin neden parçası olmak ister?
                                                【--------

Bazen diyorum ki bir Kedim olsa ama sonra vazgeçiyorum diyorum ki: ona da yazık…
-`´-

31 Ağustos 2014 Pazar

Erciyes bana küsmüş!! :(

Selam Canlar!!
Geçtiğimiz hafta benim için tümüyle hastane temalıydı. O yüzden pek iyi bir hafta geçirdim diyemem. 2 gün üst üste Kayseri'ye gidip gelmek zorunda kaldık ki bu bazı seyahat şirketleri yüzünden pek keyifli geçmedi. Benim (malesef ki) yol hikayelerim de ünlüdür belki bir ara onu da anlatırım :D İlk gün çok iyiydi ne yolda bir sorun oldu nede serviste. K.K'u seviyorum, inşallah böyle devam ederler. İkinci gün ise M. Turizm(diyeyim siz anlarsınız)le gitmek zorunda kaldık. Servisi yüzünden ne kadar bekledik bilmiyorum. Önceki gün M.Turizmin bekleyen müşterilerinin önünden geçerken "Vah zavallılar hala bekliyorlar" demiştim. Ertesi gün, büyük konuştuğum için benim başıma da geldi. Allahın sopası yok ki gökten indirsin. Bende birazcık hakettim sanki :P Geyiği bırakırsam bu ilk defa başıma gelen bir şey de değil üstelik, Herşeyleri tamamen sorun!! Artık bu şirketle seyahat etmeme kararı almış bulunmaktayım! 
Neyse konumuza dönersek beni her zaman eşsiz manzarasıyla karşılayan Erciyes bu sefer bana yüz vermedi. Bakın işte burda:
Kayseri benim üniversite şehrim olduğu için yeri bende ayrıdır tabi Erciyes'inde :D Neden bilmem onu izlemeye doyamam. ^_^ ama bugün Erciyes'in kafası hafif dumanlıymış herhalde.. Normalde onunla böyle vedalaşırdık, bakın:

Hangi mevsimde olursak olalım, uzaktan veya yakından farketmez bana arz-ı endam eden Erciyes içine kapandı, karardı. Belki ben onu bırakıp gidiyorum diye belki de dinlediğim şarkılar ona da dokundu, ne dersiniz?


Diş Doktorlarına Selam Olsun (!)

Selam canlar! Nasılsınız görüşmeyeli? Ben pek iyi değilim ama siz iyi olun inşallah. Bu aralar diş doktorlarıyla başım dertte o yüzden size biraz dert yanacağım :D Yaşadığım trajikomik olaylara birisi daha eklendiği için sizinle de paylaşayım dedim. :D Geçen sene bu zamanlar kuytulara saklanıp bir türlü çıkmak bilmeyen yirmilik dişimi Kayseri'de küçük bir operasyonla (!) çene kemiğimden almışlardıda biraz rahatlamıştım. Bu sene diğer taraftaki yirmilik dişim saklanmayı bırakıp azıcık ucundan ceee deyince yine soluğu Kayseri'de aldım çünkü Nevşehir'de bu tedavi birazcık zor oluyor. Doktor "Biraz daha sabret bu sanki çıkacak gibi ama çıkmazsa mutlaka gel" dedi ve bunun yanında 2 ayrı çürük dişimin olduğunu ama bunları Nevşehir'de de yaptırabileceğimi söyledi. Böylelikle eve geri döndük vakit kaybetmeden gideyimde daha fazla ağrısını çekmeyeyim diyerekten birde diş doktoru korkumun azıcık önüne geçerekten Nevşehir'deki doktoruma gittim. (Küçüklüğümden beri gittiğim tek doktordur kendisi, işinde ustadır ve en önemlisi İnsan'dır. İsmini de paylaşayım denk gelirseniz içiniz rahat olsun rahatlıkla kendinizi ona emanet edebilirsiniz:"Cengiz Bener") Birde ne göreyim benim doktor tası tarağı toplayıp İstanbul'a gitmiş!!! Bunu öğrendiğim anda ağrılarım dindi ve ben iyi oldum (!) Anneme "hadi anne gidelim gerek yok" dedim ama kime dinletebildim ki! "Gelmişken gitmek olmaz"mış! Binbir endişeyle sıramızın gelmesini bekledik ve sonunda saat 2 gibi sıra geldi. İçeri girdiğimle çıktığım bir oldu çünkü sevgili doktorun çok hastası varmış, dişim bugüne yetişmezmiş... Ayrıca "Yarın sekizde burda ol ilk seni alayım tedaviye, bak buraya kaydediyorum sıra almana gerek yok... " diyerekten uğurladı beni. durum şu ana kadar stabil olay burdan sonra başlıyor. :D

Ertesi gün ben ve annem 7 otobüsüne binerek yine hastaneye gittik. 07.20 gibi hastanedeydik. annem durumdan istifade ederek gelmişken bende göstereyim dişimi dedi ve sıra aldı, ben doktorun sözüne güvenerek sıra almadım.(Ayrıca sorduğum hasta kabul'deki görevlide doktor not aldıysa gerek yok sıra almana demişti) Bana 8'de burda ol diyen doktor 8.35 gibi geldi. Yanına gidip sorduğumda sırayla çağıracağım dedi, dünkü dediklerini hatırlattım ve aldığım cevap " Ben sana sabah erkenden sıra al diye öyle söyledim.. ehu ehu ehu..." Keşke bana böyle ima etmek yerine "sıra al" diye bir cümle kursaydınız daha mantıklı olurdu dedim sadece gülmekle yetindi.Ya sabır diyerek gittim tekrar sıra aldım. Annemin sırası 2 benimki 12!! Doktorların bu şaka anlayışına bayılıyorum ben ya!! Gariplerin eğlenecek başka birşeyleri yok hastalarla idare ediyorlar! ah aahh Cengiz'im nerelere gittin de bıraktın bizi bu manyaklara!! Sinirden köpürerek beklemeye koyuldum ama ben çoktan vazgeçtim muayene olmaktan. Derdim annemi gösterelim ondan sonra gidelimdi ama tabi yine bekledik. Annem sağolsun beni "Bunda da vardır bir hayır, dur bakalım geldik gitmeyelim" diyerek birazcık sakinleştirmeyi başardı. Sıra anneme geldi ve muayene olmak için içeri girdi. Baktım kadın muayenehaneyle tuvalet arasında mekik dokumaya başladı ne oldu diye yanına gittim. Meğer Doktor bey içerdeki lavaboda hastaların ağzını temizletmiyormuş. Böyle bir şey varmı ya? Diş doktorunda yanındaki lavaboyu kullanmayacaksın genel tuvaletteki lavaboyu kullanacaksın! Sebebiyse lavabonun "arızalı" olmasıymış. Daha öncede gelmiş diğer hastalardan öğrendiğim kadarıyla lavabo sürekli arızalıymış herhalde buda "Arızalı Asansör"ün başka bir versiyonu olsa gerek. Neyse efenim 2. dalga siniride atlattıktan sonra öğleden sonra bana ancak sıra geldi. İçeri girdiğimde doktor gülerek " ya bak sabah sıra alsaydın böyle olmayacaktı..." dedi bende elimdeki sıra kağıdını masanın üzerine hafif fırlatarak "Oldu birşeyler(!) Doktor bey isterseniz bu konuyu burda kapatalım" diye azıcık çıkışarak koltuğa oturdum. Muayene sırasında bana nefes alma fırsatı vermediği için hafif yutkunma hareketi yaptım ne dese beğenirsiniz? "Bak bu alet kesici dilini keser, hoş benim için hiç sorun olmaz senin dilin kesilir... kkk" Konuşma fırsatım olmadığı için doktora ters bakmakla yetindim ve bu sayede nefes alabilmek için biraz fırsatım oldu. Dolgu dişimdeki çürük artık iflah olmayacağı için oraya protez ekleyecek ve bunun için kalıp alacaktı. Ağız yapıma göre çok çok büyük bir kalıpla işe koyulunca tabi içim bulandı. Bekle işaretimi anlamamakta ısrar eden doktorun az daha üzerine afedersiniz ama çıkarıyordum. Halbuki birazcık müsade etse ne kendi zorlanacak nede ben. Acıyı hissetmemem için yaptığı iğne nedeniyle dişlerimin kontrolü bende değildi bu yüzden kalıbı alırken birde doktorun elini ısırmışım. :D Haberim yoktu doktorun " ama bak elimi ısırıyorsun.. " deyişiyle farkettim ve artık gerilen sinirlerimle birlikte gülme krizine girdim. Doktorun eli ve kalıp ağzımda ben ise kahkaha atmaya çalışıyorum. Doktorcuğun gülmelerine bende katıldım sanki kendi yeterince gülmüyormuş gibi birde bana ne dese beğenirsiniz? "Ama bak ben çok ciddiyim ehu ehu..." evet doktorcum bende çok ciddiyim :D :D ahahah :D Bu arada söylemeden edemeyeceğim afedersiniz ama doktorun üzerine kusmadığım için çok pişmanım!! Buda hayattaki pişmanlıklarım arasında yer alacak, hoş olsun azıcık elini ısırdım ama yetmedi sinirimi yatıştırmaya :D :D Haftaya yine "randevumuz" var tabi bu sefer ne olursa olsun sıra alacağım doktora güvenmek yok! Bakalım beni daha neler bekliyor..

Bu arada doktorun tüm derdi anlaşıldı; meğer sabah büfeden simit alırken biriyle kavga etmiş birazcıkta dayak yemiş gözlüğü felan kırılmış, O canımda hıncını hastalardan çıkarıyormuş meğer, yazık... (!)